tag:blogger.com,1999:blog-71218938586661954492024-03-12T16:40:06.216-07:00Cafe PostBir cafeye girdiginizde oturacaginiz yeri siz secersiniz.yiyeceginiz yemegide.ama asci ona tuz ektimi kac derecelik suda nasil pisirdi buna karisamazsiniz.Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.comBlogger19125tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-67090718858550319822011-02-04T09:55:00.000-08:002011-02-04T09:56:25.955-08:00Normal<div><p>hep farklı oldugumu dusunmustum</p><p>hep bıraz sacma bı ınsandım kendım ıcın.belkı bır gun normal halktan bırı olurum dıye bekledım ama hıc olmadı.hep bıraz daha femınen hıssettım.ne bıleyım ornek aldıgım ınsanlar hayatlarına hep yalnız devam etmıslerdı onemlı sozlerıv ve ortaya koydukları eserlerı vardı.onlardan olmayı denedım ama kendım olmak ıstıyordum.bır gun tum dunya adımı duyacak.gunduz kopegımı gezdırıp bır yuruyus yapacagım ve elımde kahvemle dergıye gıdecegım.bır telefonla fotograf makınemı alıp meydana gıdecegım yapılması gereken o kadar cok ısım olacakkı yorulmayacagım sonra haftasonu kafamı dınlemek ıcın parıse ucacagım.her aksam 5te cocuklarımı okullardan alıp evıme donecegım sakın ama kalabalık bır sehrım olacak.dızılerde fılmlerde gordugumuz o normal hayatlardan gelıyo kulaga degıl mı.asık olacagım ve farklı olacak o zaman.</p><p>normal olmak ıcın asık olmayı bekledım.baktım olmuyor ıcımdekılerı cızmeye calıstım guzel olmadıgını gorunce yazdım betımlemeye yetmedı kalemım kalbımdekılerı.sonra normal bır ınsanın hıc dusunemeyecegı seyler yazdım.hep daha femınen olacaktım ya olmadı ıste.hanı kadın gıbı kadın.olmadı.gucluydum farkındayım.herkesın olup bıttıgı seylere sadece burnumun altından bakıyordum.</p><p>sonra bir sabah kendimi verandada aglarken buldum ne kadar normal degil mı...dusuncelerımın bır onemı yoktu.pesımde onumde ve yanımda ınsanlar vardı o kadar yuce gozuktugumu zannedıyordum kı</p><p>ama bır gun yanlız kalıp aglayınca fark ettımkı hepsı aslında kendı derdındeymıs</p><p>ne kadar normal degıl mı</p><p>ama ben buna aglamıyordum</p><p>bır gun dusledıgım hayatı yakalayacagımdan hala emınım</p><p>bır gun</p><p>sonra bır baktım bır aksam masadakı sohbet cok yakın bana kendımı attım ve konustum</p><p>meger ne kadar aynıymısız</p><p>sonra normal oldugumu anlamaya basladım</p><p>aslında herkes farklı ama herkes aynı seylerı donem donem yasıyo</p><p>oh be dedım normalmısım basbaya kadın gıbı kadın ıste ve gucun zayıflıgın onemı yokmus cunku herkes aynıymıs</p><p>cesıt cesıt aynı... </p></div>Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-64331045117444018672011-02-04T09:47:00.000-08:002011-02-04T09:50:48.646-08:00Hani hayal kurar gibi<div>Ne zaman atesler icinde uyansam yanimda seni buluyorum<br />Aci sicakligi vuruyo yuzume nefesinin tam alistigimi dusunurken<br />Hayalin canlaniyo ve gozumun onunde bitiyosun<br />Nefesin carpiyo yuzume<br />Ne zaman bir gece atesler icinde uyansam<br />Yanimda seni buluyorum<br />Yanimdasin burdasin iste<br />Ne kadar inkar etsende sen baska bi dunyada yasadigini soylesende<br />Burdasin<br />Sesim kisiliyor sessizliginden<br />Avaz avaz aglamak<br />Nemli yuzunde elimi gezdirmek suskunlastiriyor bedenimi<br />Duvarlarla konusuyorum<br />Ne zaman atesler icinde uyansam<br />Yanimda sen<br />Uyandim uyanigim iste<br />Gelebilir konusabilir telefonumu caldirabilirsin<br />Mesaj da yollasan olur<br />Sadece yasadigimdan emin ol<br />Yasadim diyemesemde<br />Cunku ben ne zaman atesler icinde uyansam yanimda seni buluyorum<br />Boncuk boncuk terlerimin sicakligi aydinlatiyor zifiri<br />Ve ufukta sen kapinin onunde durmus sadece beni izliyorsun<br />Korkma odaya girmeye<br />Dipsiz kuyu degil ya duslerim<br />Cikarsin girdigin gibi<br />Yap bildigin gibi<br />Ve hatta birakip gitigin gibi<br />Ciksan gitsen gunun birinde<br />Geldigin gibi sessizce<br />Birakip gitsen gunun birinde dur diyemem sanmiyorum<br />Yalvaramam gitme diye ne kadar istemesemde<br />Hersey gelecekte<br />Ve sadece fragman gibi beliriyor gozumun onunde uflesem duman gibi<br />Gidermi??<br />Ufleyemem sanmiyorum<br />Ama ben ne zaman bir gece<br />Uyansam atesler icinde<br />Yanimda<br />Seni buluyorum</div>Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-66944713712228827672010-06-19T14:31:00.000-07:002013-05-08T03:09:44.899-07:00degisimin parcasikaybetmeyi korktugum icin sevmedim<br>kimi sevdiysem arkami donup bakkala gitsem<br>yerlerinde bulamadim<br>komsuya bakacagim diye ciktigimda ellerimi kaybettim<br>ekmek alacakken karsi bakkal muarremden gozlerimi yitirdim<br>ve bir gun o kadar azaldım ki<br>bir tek kalbim benimle olsun diye kimseyi sevemedim<br>kimi sevdiysem gittiler<br>ya da ben gitttim<br><br>sevmeyi mi birakacaksin gitmeyimi dediler<br>ben gitmeyi sectim<br>yine sevdim<br>yine kaybettim<br><br>sevmeyi mi birakacaksin gitmeyimi dediler<br>ben sevmeyi sectim<br>onlar benden once gittiler<br><br>geri dondugumde yoktular ve belki hic olmayacaklardi<br>nerede ne yaptiklarini bilmeyecektim<br>eski yuzler tanidim<br>ve bi cogu sevmeyi hic tatmamislardi<br>acidim onlara<br>ama aslinda<br>icten ice bu merhametim kendimeydi<br>ben hic sevemedim<br>beni hep korkuttular<br><br>ne zaman kalpten sevsem<br>yol cikar diye korkarim simdi<br>ve geri geldigimde orada olmayacaklar<br><br>bazen dusunurum yanlis yere mi geri donuyorum diye<br>bunu sorduklarim bana insanlar degisir dediler<br>belki yok sandiklarim aslinda degisenlerdi derim<br>bunu soylediklerim bana degisenler giderler dediler<br><br>degistirenleri sorgulamaya kalktim<br>degisimin bi parcasi oldum<br>kanat taktim uctum<br>ama simdi diyarimi bilmiyorum<br><br>ben hic sevemedim anne<br>beni hep degistirdilerJupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-65781421709136531792010-06-15T07:46:00.000-07:002010-06-15T07:47:36.634-07:00baslikoysa sadece sevdim...<br />ben seni acı çekmek için sevdim<br />aşk değildi nefret değildi bildiklerim<br />elime bir kağıt aldım bir de kalem<br />sen değildin çizdiklerim...<br /><br /><br />ve bir gün adını fısıldamamaya başladı<br />her sonbahar düşündüklerim<br />ağladım çok ağladım<br />bir daha geri dönmeyecek<br />uçurtma oldu kağıdım, kalemim<br />ben seni çölde yağmur gibi<br />kör karanlıkta ayık meltem<br />tüm bengilim düşlerim gibi<br />kimseyi sevmediğim kadar<br />çok ama çok daha sevmiştim seni<br />bir daha geri dönmeyecek<br />çünkü ben seni, ben seni...<br /><br />ben seni acı çekmek için sevdim...<br /><br /><br />mutlu etmeyecek biliyordum<br />hep bir zehirdi her tebessüm<br />çünkü sonu vardı, bitecekti biliyordum<br />her tatlının acısı, düşlerimin kararması..<br />gökkuşağının yok olması gibi sevdim<br />benseni acı çekmek için sevdim..<br />BİLİYORDUM !!<br /><br /><br />biliyordum ama<br />seni beklerken başladı yağmur<br />bir meltem durdu önümde<br />kuru yapraklar savruldu benzimde<br />belki son değildi biliyordum<br /><br />gökkuşağı çıktı ardından<br />çok renkliydi belki<br />beni ağlatabilecek kadar<br />oysa bu ilk değildi biliyordum<br /><br />aslında..<br />aslında senin için ilkti<br />senin için ağlamam<br />belki yalan<br />koskoca bi yalan<br />asla doğru da değildi biliyordum<br /><br />bir saray gibiydi matemli<br />kimine göre bir bayramdı hüzünlü<br />ama ağlatmayacaktı kimseyi<br />bu kadar duygusuzdu biliyordum<br /><br />biliyordum evet, ancak hiç yaşamamıştım<br />'aşk' değildi sanmıştım, ne yalan, ne doğru<br />ve şimdi birçok şey iöğrenmişim<br />herşeyi sadece sandığımı biliyormuşum<br />yeterdi<br />birtek<br />seni sevdiğimi<br />bilseydim...Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-51013652633711334302010-06-15T07:45:00.000-07:002010-06-15T07:46:08.395-07:00sahnem dizelerimKaranlık, çok karanlık! Neredeyim ben? Hastane mi? Niye ama?<br />Doktor Bey bakar mısınız?<br /><br />“Hocam gelin lütfen,hasta gözlerini açıyor.Bakın söylemiştim, olası bir felçten farklı, sadece konuşamıyor ve yürüyemiyor.Aslında bizi duyabiliyor bile.”<br /><br />Ne konuşamaması ahmak! Sen neler zırvalıyorsun? Hey sen doktor! Aklı başında birine benziyorsun.Neler oldu, evime ne zaman dönüyorum? Milyn tane provam var benim, gösterim çok yakın! En son arabamdaydım ve bir anda etraf bulanıklaştı. Hiçbir ses hatırlayamıyorum.<br /><br />“Aferin evlat haklısın.Göz bebeği hareket halinde, görebiliyor ve ışığa da tepkisi çok kuvvetli…”<br /><br />Tabi ki görüyorum.Çek şu feneri doktor gözümü alıyor!<br /><br />“İsminizi bana söyleye bilir misiniz bayan?”<br /><br />Ah…Sonunda, memnun oldum ben İlke Beyaz.Sahne oyuncusu, balerin ve aynı zamanda amatör şairim.Şimdi neden burada olduğumu bilmek istiyorum.<br /><br />“Dediğim gibi şefim, konuşamıyor.”<br />“Evet, peki ya elleri?”<br />“Onlar normal fonksiyonunda ama bir daha konuşamayabilir…Yürüme refleksi ise belki uzunca bir fizyoterapiden sonra yerine gelecektir.”<br /><br />Şaka mı yapıyorsunuz? Ben İlke Beyaz dedim.Demiştim!<br /><br />“Bayan ne olur ağlamayın! Kesin bir kanı yok ortada.Şimdi size soracaklarıma cevabınız evet ise bir kez, hayır ise iki kez göz kırpın.”<br />“Tam izah etmek gerekirse; parmak hareketlerinin zayıflığından ötürü yazı da yazamaz.BU yöntem çok daha iyi şefim”<br />“Başlıyorum o halde…Devlet tiyatro oyuncusu İlke Beyaz, 38 yaşında, evli ve iki çocuk annesisiniz? Beni duyabiliyor musunuz?”<br /><br />Tahminim kadar zor değilmiş.Bir kez kırptım gözlerimi.EVET!<br /><br />Yürüyemeyecek miyim?Konuşmak yazmak da olmayacak.Bale, sahne, şiirlerim? Ben size yıllarımı verdim.Böyle mi bırakacaktınız beni?Asla! İnat edeceğim size.Nefret değil sevgimden olacak inadım.<br /><br />Doktorun elindeki de ne, bir ayna? İfadesiz boş bir İlke göreceğim yansımasında…<br /><br />Kapatın gözlerimi bakmayacağım.<br />Ey siz perdeler kapanın!<br />Kapanın ışıklar, siz neşe yuvaları<br />Reddediyorum, bu sahneyi görmeyeceğim!<br />Sonunda yalnızım.Sahnem, dizelerim sizi kastetmemiştim.Ne diyordu anons?<br />Hmm …Doktor İzzet Aksoy! Memnun oldum doktor.Uzun süre burada olacağım anlaşılan.<br /><br />Bırakmayın burada, korkarım ben<br />Rüzgar uğuldar, yağmur çiselerken.<br />Gitmeyin yanımdan!<br />Düşüncelerle konuşursam<br />Çok yalnız kalırım.<br />Siz duymayın ne çıkar?<br />Ben yine de haykırırım!<br /><br />Saat gece yarısını çoktan geçmiş.Güneşi bekleyeceğim.Kalemi tutana, sahneye çıkana kadar.Güneşi bekleyeceğim!<br />Yıllarca o kadar rol aldım, binlerce ruha büründüm.Şimdi kendim bile olamıyorum…<br />Doktorun her gelişini sayar oldum.<br />Göz kırpmayla şiir mi yazılırmış? Hemşire çok kararlı görünüyordu.Bana alfabeyi sayacak, ben de istediğim harfte göz kırpıp durduracağım.Aslında düşününce…Neden olmasın?<br />Doktorları dinliyorum, kapı eşiğinde konuşulanlar orada kalmıyor.Hastalardan ve çoğu kez ölümden bahsediyorlar.Olmaz! Bir daha onları dinlemeyeceğim.<br /><br />Yaşayacağım her şekilde,<br />Kanadı kırık kuş gibi<br />Bir kuyuya düşsem…<br />Yaşayamaz mıyım sanki?<br />Koşacağım adeta.<br />Uçacağım uçurtmalarla,<br />Yarışacağım kuşlarla.<br />Yaşayacağım ben!<br /><br />Tekerlekli bir iskemlem var şimdi.Alıştım da velede.Nasıl yürütüyor beni.<br />Şiir de güzel gidiyor, şimdiden elliyi buldu.Bu hızla yazarsak kitap bile çıkarabilirim.Hem artık evden gidip gelecekmişim fizyoterapiye.Evi değil, ben sahnelerimi istiyorum. Sahnelerimi, sahnelerimi!<br /><br />“Sah-ne-le-ri-mi”<br />“Doktor Bey, şefim! Hasta konuştu.İlke Hanım konuştu!Yemin edebilirim ki<br />“Sahnelerim” dedi, orayı istiyor.Ama şaşılacak irade doğrusu.İki aydır tek kelime edemeyen hasta böyle uzun bir kelime söyledi.”<br /><br />İki ay oldu demek.Anlaşılan hiçbir akşamı saymamışım o günden bu yana…<br /><br />Saymadım akşamları<br />Bekledim bir tek güneşi,<br />Döneceğini biliyordum!<br />Biliyordum beni sevdiğini<br />Dizeleri, sahneleri…<br /><br /><br /><br />Güneş de döndü, dizeler de.Giden kolay dönmezmiş, olur mu öyle şey? Sahnelerim de dönecekler!Şiir yazmama engel olmadığı gibi dans da edeceğim.Parmaklarım reddetmiyor kıta’ları.Reddetmemeli ayaklarım da dansı!Sadığım elbet tekerleklere.Ama olmuyor eskisi gibi…<br /><br />Günler hızlı geçiyor.Her saniyenin anlattığı, öğütlediği bir şeyler var.<br />Tam yürüdüğüm söylenemez ama kalkabiliyorum ayağa.İhanet etmeyeceğini biliyordum ya dizelerin, sahneler de etmedi.Çok cana yakın değil belki ama her gün onlarla dertleşmeye gidiyorum.Artık benim rollerim bambaşka!Kendim olamıyorum da yanımda bütün maskeler.Dans edemezken kendim olmamı bekleyemezsiniz!Tek acıyan yaram bu.<br />Hatırlayamadığım araba kazamdan 9 yıl geçti.Belki de 10…Yeniden yazmaya başlayalı<br /><span>8 yıl oldu.Konuşmaya başlamadım, hiç susmamıştım ki.Ama ciddi biçimde beni kolayca duymaları 6 seneyi devirdi.Ya da duyduklarını sanmaları…Belki de hala duymuyorlardır.Bilmiyorum…</span><wbr><span class="word_break"></span>Yaşadıklarımı yazsam da okuyamazlar! Çünkü ilmiğin ucunda ‘Hissetmek’ var.Kırmızıda ateşi, mrda gücü, mavide buzu hissetmek…Mavide gökyüzünü…<br /><br />Düşünmek var beyazı<br />Hissetmeliyiz hayatı<br />Engel bilmemek var<br />Uçurmaksa uçurtmaları…<br /><br />Gökkuşağının 8 renk olduğunu bilip binleri hissederiz.Görürdüm ayaklarımı kullanamayacağımı bilirdim.Duyardım dizeleri, yazamayacağımı bilirdim.Sanardım! Yürüdüm de, yazdım da…<br />Engel görmek bir sınır değil.Somut diyemeyiz.Öyleyse bizim uydurduğumuz bir histir engel.Hisleri de yıkabiliriz!<br /><br />Bıraktım iki tekerleği de<br />Onun yerine<br />İki kanat aldım,<br />Taktım omuzlarıma.<br />Siz benim engelimsiniz karanlığa!<br /><br />Daha bir barıştım hayatla şimdi<br />Nefes alıyorum daha derin<br />Önceden alamadığımı fark ettim<br />Siz olmadan<br />Sahnem, dizelerim…<br />Daha değerli her şey şimdi!Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-49988368378998560002010-06-15T07:44:00.000-07:002010-06-15T07:45:14.096-07:00cansu bir kelebektiHayatta herkesin bazı idealleri vardır. Birbirinden çok farklı da olsalar, hepsi kusursuz bir yaşamı hedefleyen adımlardır. Bazısı amacına ulaşmış, bazısıysa sürekli önüne çıkan engellerden söz etmektedir.<br /><br /><br />Şimdi anlatacaklarımı ister bir öykü, ister bir masal olarak adlandırın. Bu küçüğün idealleri herkesinkinden çok daha farklıydı. Amacı bile başka yöne dümen çeviriyordu. Hayatı boyunca içindeki gülücüklere güvendi. Tiyatrodaki kahkahalar son bulsa da perdeyi kapatmamak için inat ediyor, Ağustos sıcağında içindeki umut ve inançla serinliyor, özgürlüğü sımsıkı ellerinde tutuyordu.<br /><br /><br />Cansu’ydu o, can suyuydu herkesin. Omzuna düşen altın bukle saçları, engin denizler gibi mavi gözleri, kiraz parçası dudakları ve güneşle parlayan kırmızı yanakları vardı. Her bebek gibi ağlamazdı. İki yaşına bastıktan bir süre sonra kalbinde delik olduğu anlaşıldı. Oysa bu ona herkesten farklı yaşadığını, bunun olağanüstü olduğunu hissettiriyordu.<br /><br /><br />On altı yaşını geçtiğinde, Azrail’i görüp ona dil çıkartmıştı. Üç gün geçirdiği ağır komadan sonra bile açabilmişti gözlerini, kalp atışlarını hala duyabiliyordu ve ilk soluğu da o kadar zor olmamıştı… Ters giden tek şey, Azrail bu kadar aşağılanmaya alışık değildi. Cansu’nun iki bacağını birden aldı. Bilmiyordu ya bu Cansu’ya engel falan değil. Hala tutunabilecek iki kolu, Dünya’ya açılan gözleri ve umutla parıldayan gamzeleri vardı. Ayağını yerden kesen sandalyesini hiçbir zaman öç olarak görmedi. O bir yarış arabasıydı. Onunla dertleşiyor, küçük muzipliklerine onu da alet ediyordu. Tek sorunu sokakta ona ve onun gibilerine acıyarak bakanlara, renkli hayatlarını gösterebilme isteğiydi. Kolay değildi.Bir derin soluk daha alabildi ve bir başka soluk…<br /><br /><br />Böyle gülünemezdi hayata. Kimisi onu deli görerek hastaneye kapatılması gerektiğini öne sürdü.Bu ona bambaşka bir boyut getirdi. Oradaki her hasta bir diğerinin doktoruydu. Konuşarak, anlatarak, belki de sadece dinleyerek. Soruya değil, ardına odaklanmayı öğrendi. Dağın arkasında denizi, ayın ardında güneşi ve her bir insanın tek elinde bile on adet parmağı olduğunu gördü. Elini ışığa tutup, aydınlığa odaklanınca ona gülümseyen tam on adet parmağı vardı…<br /><br /><br />Hastaneden taburcu olduğunda insanlara yardım etmek istediğini fark etti,Tıp fakültesini bitirdi.Okurken de hayattan dersler çıkarttı.Hiç bir okulda öğretilmeyen, insanın içinde keşfedebileceği bir takım duygulardı bunlar…Kelebek gibi uçabilmek, insanlara el uzatmak, küçücük bir karıncayı örümcekten kurtarmak gibiydi.Doktorların somurtkanlığı sinirini bozuyordu küçük kelebeğin…Onlara da gülmeyi öğretmeliydi!Son nefesimizde yanımızda kıkırdayan birini değil, işinin eri bir doktor görmek isteriz.Oysa aksine kimi insan nasılsa bir gün öleceğimizi düşünür.Önemli olan bunu geciktirmek değil, her anını bir ömür gibi geçirmektir.Doğru ya da yanlışlığını ben savunamam.Çünkü o da bizim için bir engel olacaktır.<br /><br /><br />Cansu kendi engellerini aştığını düşündüğünde başkalarına yürümeyi, hatta ne olursa olsun koşmayı öğretti.Hayatın size vereceği dersler bittiğinde, siz ona kahkahayı öğretin; bir çocuğun şekeri bittiğinde sabretmesini öğütleyin ona ve işe yarayıp yaramadığını düşünenlere sarılın, ağlayanlara teşekkür etmesi gerektiğini anımsatın!Hayatın palyaçosu olun!Hayır ağlama palyaço her an makyajın akabilir…Tek bir gözyaşı deniz olduğunda çok geç olacağı muhtemel değil kesin bir kanıdır!O zaman fırtınaya kürek açıp da bir arpa boyu yol gidemediğinizi görürsünüz…Kelebeklerin ömrünü, inançları, hangi mevsimde yaşadığınızı anımsayın!<br /><br /><br />Çünkü, insanların ömrü aslında her şeyden kısadır.Biz fark etmesek de belki kelebeklerinkinden bile…Tabi ki her kelebeğin ömrü bir gün değildir.Belki daha az, belki daha fazla…Bu yönden insanlara benziyorlar aslında.Biraz da nasıl yaşadığına bağlı, ne kadar kanat çırptığına…<br /><br /><br />Hayat, aslında bir nevi kanat çırpmaktır, bazen düşmek bazen de uçmaktır! Ne engel görürsen gör. Somuttur aslında. Hani savaşlar okuduk tarih dersinde, gördük. Orada bir kolunu kaybeden askerler diğerine inandılar. İnandılar! Bu somut bir nedendi. Acı çekmek de bir nedendir, somut gözyaşlarına dönüştüğünde. “ Ama asla bir engel değildir.” falan diyemeyeceğim.Engeldir, yıkılması gereken çok kalın bir duvar gibi.Yıkmak için sarf ettiğimiz güç hiçbir zaman kayıp olmamıştır ya.Aksine kendimize olan güvenimizin artmasıdır.<br /><br /><br />Hayatta her şey siyah ile beyaz kadar net değildir, griler de vardır.Ama bu griler de alternatif anlamına gelemez, engeldir.Engeldir, yıkana kadar…Evet ve hayır gibi net değildir hayat, görebileceğimiz kadar net ifade etmez kendini.Ne kabul, ne de reddedebilirsin…<br />İkisini ayıran çizgidedir netlik. Örneğin doğru ve yanlış, aydınlık ve karanlık gibi.Belki her şey daha kolay olurdu bu çizgiyi görebilseydik.Nettir belki evet ama somut değildir.Belki duygudur, histir, engeldir.Yıkmak için yine inanç ve sabır gerekir.Kolay değildir! Hislerle yok edebileceğimiz her şey hislerden doğar.Yani bir bakıma engel deyip caydığımız fikirler kendi kendimize oynadığımız bir oyundur! Yıkmamız gerekir zor olsa da.Ama yıkınca…<br /><span>Engelleri yıkmak, uzunca bir iskeleden tüm sıkıntıları denize atmak gibidir.Çok zorlanırız,dayanamayabilir</span><wbr><span class="word_break"></span>iz de.Başka seçeneğimiz yoktur, mecburuzdur onları atmaya.İskeleyse bu yükü taşımak için çok uzundur.Amacını bulamadıysan tabi…İyiyle kötüyü ayırt etme ağacından bir meyve yiyeyim deme sakın, o zaman ölürsün! Eğer hala yemediysen çık merdivenlerini ağır ağır iskelenin. İnan Onları atınca her şey değişir.İşte o zaman rüzgarı hissederiz!<br /><br /><br />İnancın kuvvetli hissettirdiği o tatlı meltemi.Başka hiçbir şeye benzemez.Özgürlüğü ele aldığımızın verdiği güce güveniriz.Özgürlüğü ele almak, engelleri aşmakla aynı hissi verir.<br />Bir büyüdür bu, hissetmesi en kolayı ama reddedemesin. Kabul de edemezsin ya başka bir konu o…<br /><br /><br />Engelleri aşmak kısa ve zordur, hayat gibi…Zordur kanat çırpmak fırtınaya karşı, güneşi görsek de.Somuttur her şeyden fazla, nettir engeller gibi.Özgürdür ve hayat bir iskeleyse eski tahtalar engel olamaz yürümemize.Meltemini yakından bildiğimiz zaferdir, özgürlüktür. Çünkü daha önce tatmışızdır, hayata gözlerimizi açtığımız gibi.Zafere giden yoldaki engelleri silmektir bazen hayat.<br /><br /><br />Bir evreden sonra her şey dala kolaydır.Ama kullandığımız düşünceleri seçmek zorunda kalabiliriz.Her şey değişebilir bir anda.Engel burada başlar, yıkamazsanız.Kimi de fark etmeden hepsini yıkmıştır.Her soluğu almak kadar kolay, yüzüne meltemi çarptığında, matemini işlediğinde…Özgürlükte bile içten içe haykıran bir hüzün vardır.Bu da hayatın derinindeki sevinci aramak için.Bulduğunda engel falan göremezsin artık.Şimdi hayat önüne serpilmiş bir nebze sonbahardır.Belki de tek engelin ıslak yapraklar olur.İnancını kaybetmemen için…Eğer kaybedersen, her şey engeldir artık sana!<br />Cansu dedim ben içimizdeki inanca.Can suyumuzdur o.İsimsiz binlerce ruh taşırız içimizde, bu da onlardan sadece biriydi.Cansu bir kelebekti.<br />Hepimiz bir kelebeğiz.Nereye uçarsak uçalım.Eğer bir gün insanları ciddiye alırsanız engelleri düşünün ya da hayatı…Onlara gülümseyin, her şey değişecek.Şimdi engel kalmaz.Çünkü hala hayata sarılabilecek iki kolumuz,ona açılan gözlerimiz ve bizi ayakta tutan bacaklarımız var.Engelleri bunlar yıkarJupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-73972084979429160632010-06-15T07:43:00.001-07:002010-06-15T07:43:33.059-07:00dalga<div>***<br />senin aşkın bana meleklerin değneğiyle yazılmış bir kabus.<br />belki de bi hayal.<br />duvarlarında hüzün<br />sessizliğinde senin bakışların var.<br /><br />***<br /><br />Uyan uçurum<br /><br />Kaçarken daha da sınıra yaklaşmışız<br />kurtulmak elimdeyken<br />düşmek üzereyiz<br />çırpınmak nafile<br />biz sadece beklerken yaşlanmışız<br /><br />ağlama ipek gözlü kurt<br />oysa daha dün görüyrum<br />seni bir parkta<br />kuru ağacın altında<br />ağlıyorsun, haykırıyorsun<br />boşa kanat sallıyorsun!<br />hala anlamıyorsun?<br /><br />düşün uçurumun kenarında<br />mavi uçurum, kırmızı deniz<br />neden uğraştık savaştık<br />bir ölüm uğruna<br />sonsuzluğu bilirken<br />sonu bekledik?<br />neden böyle bir yer düşledik?<br /><br />özgürlüğe uzakken esirlikten kaçtık<br />uçurumun kenarındasın<br />kısa ömürlü yılan<br />bir kelebek gibi<br /><br />yaşam çok uzun neden<br />esir oldun bu güce esinken<br />tohum açmadan filizlenen<br />çiçeğe inanç çok mu kolay?<br /><br />yurdunu kaybetmiş kalpsiz<br />hayaller sonu ağlatmış<br />uyanamayan uçurumun rüyasında<br /><br />usulca sesler geliyor bir çocuktan<br />belki de ağlıyor kim bilir<br />bir keman telinde yürüyor<br />oyunun içindeymiş gibi umursamıyor<br /><br />bu oyun değil<br />anla<br />hayat!<br />gerçek değil ki filizlenen<br />birden<br />yürek mi sönen<br />yoksa umutlar mı?<br /><br />az önce alev alev<br />kurtulmak elindeyken<br />uçurumun kenarında<br />şimdi çırpınıyorsun<br /><br />sıraylamı düş oyunu<br />yoksa gerçekmi<br />vefanın çilenin sırası<br />çünkü hayat<br />iki üç top numarası, çünkü hile<br /><br />yok başka çare<br />çırpma kanat<br />alacalı meltem sahiline<br />hani ardında güneş batan<br />sakin değil fırtınalı göl<br />belki olamayacakki yarın<br />dört yanı deniz miydi buranın?<br />yıllarca görmediğim adalar<br />şimdi orada<br />sehpanın koyuluğunda yüzüyorlar..<br /><br />durmak elindeyken neyine ulu filiz coşmak<br />ağlıyor gülerken o<br />af diliyor kaptandan<br />yalvarıyor bir çare<br />o sessizken haykırıyor<br />işe yaramıyor<br />o hala uçurumun kenarında uyuyor<br /><br />uyan melek çocuk uyan<br />hayatın son bulacak uyanmazsan<br />sakın ağlama<br />gözyaşların gerekli bize<br />bir iki gülücük kurataracaksa düşmekten<br />hadi gül<br />ayaklandı yürüyor umutlar<br />yıldızlar seninle<br />ve onlar<br />şahit aya bu gece<br /><br />sen şimdi gidiyorsun GİT<br />gözlerin durur mu hiç<br />onlar da gidiyor elbet<br />gitsinler<br />acımasızca vururlar hançeri kalbime<br />ancak şunu bilki sen<br />gözlerin olmadan yaşayamam ben<br />GİTME!</div>Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-60941542657769331822010-06-15T07:41:00.002-07:002010-06-15T07:42:05.943-07:00ilk sonbahartutunmak istedim dalarına<br />sarılmak yapraklarına<br />dokunmayı denedim<br />zaman ilk bahardı düşlediğimde<br />hayal ettim<br />herşey yeni herşey taze<br />tek bir gülümsemen fırtınam<br />gözyaşların yanalımdı<br />asla ağlama<br />biliyorum çünkü o da acıtacak<br />belki canımı daha da yakacak<br />anılarımızı silemem diyorsun<br />sus<br />deme öyle silerler<br />farkına bile varmazsın<br />bir sonbaharına bakar bu yemyeşil baharın!Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-28083632378952502712010-06-15T07:41:00.001-07:002010-06-15T07:41:14.694-07:00sadece 2<div>bugün kaçıncı kez düşündüm<br />hiç ağladım mı<br />ismini anmayacağım diye kaçıncı söz verişimdi<br />bilmiyorum<br />bilmiyorum<br />neden dur demedim<br /><br />gittinmi bilmiyorum<br />ben burada kaldım<br />şimdi nerdesin soramıyorum<br />yada napıyorsun<br />alışkanlık değildi<br />hep seni beklemem<br />sadece bir ihtiyaçtı<br />ihtiyaçtı nefes alabilmem<br /><br />şimdi içime çekiyorum senin soluyamadığın o havayı<br />ve bir kez daha yavaşça<br />özlemle acıyla<br />bir kez daha gitme dercesine çekiyorum<br />yavaşça doluyo gözlerim<br />ağlamıyorum<br />soramıyorum nerdesin<br />yada napıyorsun<br />soramıyorum<br />gözlerimi kapıyorum göremiyorum<br />nerede bir hayat düşlesem<br />susuyorum<br />o yok<br />diyorum, susuyorum<br />ben sen yokken<br />acı çekiyorum<br />her nefesim bir yük dercesine<br />yavaşça bir kez daha<br />çekiyorum<br />havayı<br />gözlerim çekiliyor aynı anda<br />ve kapıyorum bir dalgayla<br />açamıyorum<br />o yok<br />diyorum<br />susuyorum<br /><br />yağmur başlıyor duyuyorum<br />bir önceki kazaydı diyorum<br />bulutların edası<br />gitmem kazaydı<br />ağlamıyorum<br />o yok diyorum susuyorum<br /></div>Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-40972616283718978642010-06-15T07:39:00.004-07:002010-06-15T07:40:29.323-07:00cunku bazen ask nefes almaktan daha zordur<div>bir sigara dumanında canlanıyor hayalin<br />gitmiyor acıyla<br />son nefesimi yine çekiyorum onunla<br />yinede gitmiyor<br /><br />son gidişindeki gibi herşey<br />kahve gibi ağır kokuyor yapraklar<br />yağmurun sesi gibi fısıldıyor<br />yeniden anlıyorum<br />sonbahar<br /><br />yaprak dökümü<br />gidiyorlar bir bir<br />sen gibi<br />geri geleceğin mevsim<br /><br />neden bu şehirde bir seni hatırlatır sonbahar<br />neden ismi sonbahardır<br />bir saman renkli anı canlanır<br />sonbahar<br /><br />biraz daha acıyor her nefesimle içim<br />biraz daha soluyor gözlerimin rengi<br />biraz daha özlüyorum seni<br />ve biraz daha duygulanıyorum<br /><br />düşüyorum<br />elimi tut<br />gitme<br />yapabilirsen<br /><br />düşüyorum<br />onu tuttuğun gibi<br />benide tut elimden<br />ve birini fısılda kulağıma<br />en güzel yaz dilerklerinden<br />birini daha<br /><br />yanaklarım ıslanmıyor ama<br />ağlıyorum<br />içime akıyor kan kırmızı yaşlar<br />biraz pişmanlık biraz özlem<br />her geçen saniye<br />biraz daha özlüyorum<br />içimden gelenler dökülemiyor kalemime bir sınır var gibi<br />alamıyorum nefesimi bir yük var gibi<br />içime çekebiliyorum yalnızca<br />zor geliyor her nefes<br />zor geliyor aşkın<br />ama biliyorumki<br />daha zor nefes almak<br /><br />sen yokken..</div>Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-3952642555124619352010-06-15T07:39:00.003-07:002010-06-15T07:39:53.323-07:00korkuyorum<div>demir trabzanlara sürgün ağır ağır çıkıyorum merdivenleri.karanlık bir dolu merdiven, nereye gittiğimi biliyormuşum gibi emin adımlarla çıkıyorum.ay ışığı süzülmüş içeri dikdörtgen pencereden.sanki alıp beni benden götürecek yada seni benden.korkuyorum...<br />dışarıda köpekler uluyor.saati bilmiyorum.sabaha karşı 3, belki...ya da 4, bilmiyorum.aslını söylemem gerekirse bilmek de istemiyorum ne zamandır senden uzağım ya da kendimden.<br />o gece o odada yalnız neler yaşadım bilmezsiniz.bilmezsiniz ölümle ne kadar uğraştım.onu ben seçmişim.böyle düşünüyor bir yazar.böyle düşünüyor doktorlar, manav, bakkal harun yada hüseyin usta.böyle düşünüyorlar hakkımda, ben ne düşünüyorum önemsizmiş gibi.<br />yalnızım.acıtıyor her harfiyle yalnızlık.karşı kaldırımda "yıldırım" yazıyor.taş düşmüş ı harfine, silinmiş.yıldırım düşmemiş silmemiş de taşı.taş silmiş onu.<br />işte ben de seni böyle sildim.<br /><br />perdemi aralıyor rüzgar:<br />ben geldim yine, ben geldim.susma böyle, geçme kendinden. ya da benden.sen onu unutmadın da o mu seni unuttu.böyle mi düşünüyordun? ağlama daha çok acıtır..<br />canımı!<br /><br />o son ayrılışımızda sana gitme dedim.duymadın mı?ben mi bağıramadım.ben geri geldim sen yoksun.şimdi nerdesin ya da napıyorsun? bilmiyorum.<br />sigaramı yakıp.söndürüyorum.sen yokken keyfi yok yada sen yokken keyif yok.<br />derin derin çekiyorum son 3 nefesimi.son nefeslerim diyorum olmuyor bi daha alıyorum nalet ıstırabı.<br />olmuyor. yaşayamıyorum.<br />elinizden tutup omzunuzda ağlamak isteyişimin sebebi buydu beni yalnız bıraktınız.<br />içime ağladım ben hep güldüm sandınız<br />gitmeyin bayım gitmeyin.<br />acıtıyor.<br /><br />sahildeki balıkçı ağlarını topluyor.<br />dudakları düşüyor bomboş ağa bakrken.balıklar da terketmiş onu.öyle bakıyor dudakları.<br />işte ben de öyle bakmıştım sana.<br /><br />dar sokaklarda çocuklar oynuyor.<br />ah ben de çocuktum.<br />3 bilyem vardı onu da kaptırdım, gittiler.<br />bir senim kalmıştı yanıma onu da çaldı rüzgar.<br />bir sonbahar akşamında yağmurla.<br />uzun ama çiselirken.<br />acıyor korkuyorum.</div>Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-72854177842368229862010-06-15T07:39:00.001-07:002010-06-15T07:39:25.670-07:00degilsin olamazsınSen şair olamazsın.<br /><br />Sen şair olamazsın<br />Elin kalem tutunca olmuyor işte<br />Sen seni yazamazsın<br />Yaprakların tutamaz.<br /><br />Sen yağmuru koklayamazsın<br />Toprağa yalınayak basamazsın<br />Hiçbir yerden bir yere uçtunmu ki<br />Martılarla yarışamazsın<br /><br />Açık denizleri tanımazsınki<br />Yunuslarla yüzemezsin<br />Anahtarlarını almadan<br />Kapıyı çarpıp gidemezsin<br /><br />Sen şair olamazsın<br />Denize bakınca olmuyor işte<br />Sabahlara yazılmıyor<br />Güneşi uyutamazsın<br /><br />Gidelim desem<br />Gelemezsin<br />Aitliğin var bu şehre<br />Oysa şair<br />Özgür olur<br />Oysa şair<br />Benim olur<br />Sen şair olamazsın<br />Olamazsın!<br /><br />Değilsin…<br /><br />Sevdiğin kadar değildir aşk<br />Ya da sevildiğin<br />Acı çektiğin kadar değildir yaşam<br />Nefes aldığın kadar değilsin<br /><br />Ne Atilla ilhan değildi<br />Ne Shakspeare<br />Sen şair değilsin<br />Ne de şiirler senin<br />Bu gözyaşları benim değil<br /><br />ya ağlarsın ya gülersin<br />güldüğün kadar değilsin<br />ateş değilsin barut değilsin<br />canımı yakan gözlerin değil<br />su değilsin hava değilsin<br />kalbimi durduran sen değilsin<br /><br />gölgem değilsin, güneşin değilsin<br />öldüğün kadar kederli<br />güldüğün kadar neşeli<br />şair kadar eski<br />kalem kadar dertli değilsin<br /><br />pamuk gibi yumuşak<br />kılıç kadar keskin<br />engin deniz gibi mavi<br />ne bir kaldırım taşı<br />ne dalgalar ne martılar<br />ne bir gökkuşağı<br />ne onlar kadar renkli değilsin<br />ne de renkler senin değil<br /><br />toprak gibi vefalı<br />kum kadar çok<br />ana gibi yar<br />doğup büyüdüğüm diyar<br />elma kadar al değilsin<br /><br />derenin akıntısına coşamazsın<br />bir melodiyle ağlayamazsın<br />sen şair olamazsın<br />ne de şiirler senin değil<br /><br />kalem değilsin kağıt değilsin<br />kep değilsin mezun değilsin<br />cigaram değilsin tabla değilsin<br />yıldızlar kadar parlak<br />onlar kadar uzak değilsin<br />melek değilsin tuzak değilsin<br />nede onlar gibi yanıltıcı<br />tanrı değilsin<br />onun kadar yardımcı<br /><br />acım değilsin kederim değilsin<br />ekmeğim değilsin ilacım değilsin<br />istersen git<br />derdim değilsin devam değilsin<br />sen çocuk değilsin<br /><br />sus, sessiz değilsin<br />gitme, çarem değilsin<br />bu gördüğüm sen değilsin.<br />bari yaşadığımıza değsin<br />her nefesim değilsin.Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-77635576262285446872010-06-15T07:38:00.001-07:002010-06-15T07:38:48.169-07:00gecenin en karanlik ani gunes dogumuna en yakin olanidirhayatın bizden aldıkları..<br />hayatımdan herşeyi alan tüm sevenlerime..<br />hayat insanda bişiyleri koparır.lakin insana bişeyler de katar.<br />ama biz daha çok kopardıklarıyla ilgileniriz.çünkü kendimizi yıpratmaya çok hevesliyizdir ve mutsuzluğumuzla mutlu oluruz.gülerken ağlamak değildir işte hayat.ağlarken gülmektir.bu bir açıysa o zaman umudunu yitirmemek de değilmidir bu soluduğumuz hava.çaresizdir her insan ama mutludur işte.başta olamaz gibi gelir kulağa ama oluyor karşı kaldırımda güneyde kuzeyde komşunun evi ve belki şuan içimizde.yani alıp da bırakmıyor o acı.katıyorda binlerce.iyi yada kötü olduğuna biz kendimiz karar veririz.kimse bana bunu söylettiremez asla. çünkü iyidir.yani ağlarken mutlu oluyorsak bu bize bişi katmıştır mesela.her geçen saniye yeni bişi duymak görmek.hiçbirimiz dönüpte bunun nası mucizevi bi duygu olduğuna bakmadık.biz sadece bizi terkedenleri sonbaharı ceza aşklarımızı ev ödevlerimizi yitirdiklerimizi düşünürüz.bizden bişi almışlardır.<br />terkedenleri unutmak isteriz ama bize bir iz bırakmışlardır ki buda asla kötü bişi değildir.çünkü bir an bile olsa onlarla yaşamayı öğrenebilmişiz demektir bu..<br />sonbaharlar hüzünlüdür yaprak dökümüdür bazen.ama yerine yenisi çıkacaktır işte bi başka doğumdur bir nevi.yağmur yağar bulutların ağlaması gibi bişi işte.bırakın daha sonra güneş doğar diye sevinmeyi..o yağmur canlılara hayat verir bir çiçek serpilir, bazense bişiler alırken.bir böcek ölür belki.alır da, başka bir can verir.o anda bir bebek doğar.<br />aşklar unutulmazdır hele ilkse.ama aşık olup olmadığını anlayamaz insan.çoğu zaman olmamıştır ama mutludur.gidenin arkasından ağlar çünkü onunla geçirdiği güzel günleri düşünür.oysa bişiler katmıştır giden ona işte.bu yüzden ağlar terkedilen.hem aşık olmakda kolay değildir.giden yol almış da olsa bir kez aşk tadılmıştır.alabora olsada bir kayık bundan sonra ras gele..ağlamayı öğrenmek gülmeyi öğrenmekten daha zordur.gülerken ağlayamayızda ağlarken gülebiliriz mesela.<br />bir şair der ki:<br />giden birinin arkasından ağlarım<br />ağlarım içindeki o gülen neşesi<br />bana olan kaygıya dönüştü<br />ağlarım birlikte geçirdiğimiz güzel günlere<br /><br />aslında şair terkedenle güzel günler geçirdiği için ağlamıyordur.yani pişman falan değildir<br />gözlerini yakan, dudaklarını büzen özlemdir.<br />buraya daha çok cümle yazmak isterdim ama her bitiş yeni bir başlangıçtır edebiyatına güveniyorum.<br />perdemi aralayn hafif rüzgar bana güneşi gösteriyor.birkaç dakika önce yağmuru gösterirken.<br /><br />hayatımdan bişeyler alarak benim yaşamamı ve hala gülmemi sağlayan tüm dostlarıma.<br />almak katmaktır.Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-64175478687891710612010-06-15T07:37:00.001-07:002010-06-15T07:37:32.507-07:00beni bulan bir yapraga yarim hikayem<div>"şair insan aşık olamaz"<br />koltuğun altına sıkıştırılmış gazete kağıdında gözüme çarpan bir başlıktı bu büyük harflerle kara kara işlenmişti.<br />duvara yazar gibi, çiviyle çakar gibi işlenmiş.<br />şair insan aşık olmaz<br /><br />bunun aksini ispat etmeye çıktım.susturdular.ya aşkın ya şiirlerin adını karalayacaklardı.<br />ilk aşkı ilk ölümü olmuş.<br />ne demek bu? aşk yeni bir doğuş değil de nedir?<br /><br />siyah ceketimi geçirtim boynumada kiremit rengi bir eşarp bağladım.<br />malum, mevsimlerden bahar.<br />sonbahar derler eylül ekim kasım...<br />bahar işte sonu başı olur mu?<br /><br />yağmur yağıyordu bir banka kurulduğum sırada.<br />başımda hafif ışıklı bir sokak lambası<br />üstelim o bile titriyor<br />neden normal lambalar değil de bir tek onlar titrer<br />bunu hep düşünmüşümdür<br />o kadar mı eskiler, o kadar mı acı keder gördüler yada koşarken gülebilen insanları görüp kıskandılar.<br /><br />yanımda bir çınar ağacı olduğunu farketmem için yağmur yağması gerekiyormuş.yada başıma bir yaprak düşmesi.ya düşerken kurudu yada kendini yitireli çok zaman geçti dedim kendi kendime<br /><br />kurumuş ama hala dalına tutunabiliyor.du<br />en azından yanıma düşene kadar.<br />ben ona bakmazken o yanıma gelip oturmuştu bile yorgundu hastaydı titriyordu<br />belki bi çare görmüştü bende.<br />kimsenin göremediği bir ışık<br />belkide ben yakmıştım bunu ona<br /><br />şair insan aşık olamaz<br />şair insan aşık olmaz.<br /><br />ya bir yaprak bir şaire aşık olur mu?<br />neden olmasın?<br /></div>Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-56408283805973870902010-06-15T07:36:00.003-07:002010-06-15T07:37:01.040-07:00sanat<div>çünkü biz sanat yaparız<br />haa öyle damdan düşer gibi olmaz<br />yazarız bazen<br />olaylar anlatırız yada olaylar yaratırız<br />bir insan yazarız ki hiç dünyaya gelmemiş<br />ama siz o insanı içinizde bulursunuz<br />herkese ve herşeye hitap eder bizim insanlarımız<br /><br />bazen betimlemeye yetmez kalemimiz bir resim çekeriz<br />ister evin balkonundan ister şehrin göbeğinden<br />binbir renk gösterir siyah beyaz karelerimiz<br />ve o şehrin karmaşasında<br />kıyıda köşede<br />belki bir ormanda<br />kalabalıklar içinde yalnız<br />kendinizi bulursunuz<br /><br />anlam arar doğa bizde<br />oysa hiçbir anlamımız yoktur içimizdekini dökmekten başka<br />bir resim çizeriz<br />tek bir göz<br />kara kalem<br />ve o gözün güldüğünümü yoksa ağladığınımı<br />size bırakırız<br />çünkü biz sanat yaparız<br /><br />öyle beylik laflar etmicez<br />bir kulak verseniz<br />entel dantel insanlar<br />deyip geçtikleriniz<br />çünkü biz sanat yaparız<br /><br />boynumuzda eşarbımız olmayabilir elimizde fırçamız<br />ve belki gözümüzde bir gözlük<br />taksici nebahat şapkası değildir sanat<br />yada dumanı tüten bir pippo<br />kalbimizde aşk varsa<br />çünkü biz sanat yaparız<br /><br />bişeyler dizayn olur dünyada<br />bir durağı bile yeniden çizmek<br />yada çizilir olan şeyde durak<br />bir toka tokaya benzemezde<br />başka bişi olur mesela<br />çünkü biz sanat yaparız<br /><br />bin resmi bir dakikaya<br />sığdırırz elimizde kamera<br />ve bazen bir ömür anlatırız<br />sadece o bin resimde<br /><br />aşık oluruz en kalpten en saf<br />ömür adrız bazen saçmalığa<br />yanlış anlamayın saçma değildir de aşk<br />sanatın dışında bulunmaz<br /><br />kimimiz kaleme kimimiz tanrıya<br />olmadı ota bözeğe sevdalanırız<br />çünkü biz sanat yaparız<br /><br />güldürür ağlatırız<br />aşkı anlatır<br />soyutu somutlaştırırız<br />çünkü biz sanat yaparız</div>Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-11707696021241997612010-06-15T07:36:00.001-07:002010-06-15T07:36:33.543-07:00seveceksen...Birini seveceksen<br />öyle kaşını gözünü sevmiceksin<br />seviceksin elbet<br />ama gözüne hasret olmayacaksın<br />bırak onlar senin gözlerine hasret olsunlar<br />bırak gözler sadece birbirlerini sevsin<br /><br />birini seviceksen tanımicaksın onu<br />tanırsan yargılarsın<br />ve emin ol yargıdır bir insanı kurutan<br /><br />onun dışında<br />severken başlarsan tanımaya<br />yine yargılarsın<br />onu tek meleğin gibi görürsün o zaman<br /><br />tanımazsan aşkların en güzelidir<br />ve eğer o da seni tanımıyorsa<br />tanımak için en küçük bir çabası yoksa<br />YİNE DE seviyorsa<br /><br />hiç bir tamlamaya ihtiyacı yok aşkın<br />tanısan tanımasan farketmez<br />sen sadece sev<br />ben seni severken<br />sadece beni sev<br /><br />bencil olmicaksın seni sevene<br />elindekini bütünüylü paylaşacaksın<br />aşkını mutluluğunu hüznünü<br />ve ona da yaşatacaksın<br />sen ağlarken o seni teselli etmeyecek<br />sen gülerken ağlamayacak<br />sen ağlarken o ağlamicak<br />sen gülerken o kahkahalara boğulmicak<br />öyle seviceksin işte<br /><br />öyle seviceksin<br />öylesine değil<br />seviceksin görünce kalbinin uçmaya kalktığını hissederek<br />ve en büyük çaban kalbini tutman olcak<br />dudakların belli belirsiz kıpırdanacak<br />ama saklamayacaksın srıtmanı<br />onu da tutarsan kalbin gibi<br />hiç bir zaman yanında hayal etme onu<br />ve o da eğer seviyorsa<br />yazık etme bir ömüre<br /><br />ama bekle biraz daha bekle<br />çünkü zamanla olur herşey<br />sen duygularından eminsen<br />onun duygularından emin ol<br />ve eğer her şey tamamsa<br />seveceksin yalnızca<br /><br />ama bağlanmayacaksın öyle hiç bir şeye<br />der CAN YÜCEL<br />çok seversen çok kırılırsın<br />ve o daha az severse yıkılırsın<br />AŞK deyince eşit değil denk olacaksın<br />şiir değil adil olacaksın<br />eğer seveceksen<br />takısız isim tamlaması olarak bırak<br />aşkı<br />bırak dudaklarını<br />bırak bedenini<br />seviceksen rezil olmayacaksın<br />aptal durumuna düşme de<br />yine de içinde kalırsa daha acır canın<br />seveceksin tabi<br />en doğal hakkın...Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-39676708004801849772010-06-15T07:35:00.001-07:002010-06-15T07:36:04.442-07:00sev de asik olmasana ilham veren şeylerden kaçma<br />eğer aşksa tüm umudun bırakma ki<br />hep çalsın hem söylesin yüreğin<br />ve bir gün gelince bin gün gelsin sana<br />sen yaşadıkça<br /><br />arkanda bir orkestran olsun<br />duygularını insanlara anlatacak<br />sonra onlara kızma için kan ağlarken<br />güldüler diye<br />sen belli et hayatı<br />hayat seni değil<br />ve bir gün gelince arkanda desteğin olsun<br />ki kader sana fiske atmaya korksun<br /><br />bir dostun olsun<br />ne yada nasıl önemsiz<br />ama gecenin bir yarısında kapısını çalıp<br />bi kahve içmeye gidecek olsan<br />elinde cezveyle karşılasın seni<br /><br />insanları küçümseme geçmişini düşün<br />geçmişini düşün<br />şimdiki yerini<br />ve yükselişini hatırla<br /><br />tek tek tırmandığın merdivenleri<br />bi solukta silemezsin<br />şimdiki yerini bil ve geleceğini planla<br />daha iyi yada daha kötü<br />inan bu bile fark etmez<br />1 saniye sonra ne olacağını<br />sen bile bilemezsin<br /><br />aşık ol korkusuzca<br />eğer ölmeden önce gülmek istiyorsan<br />aşık ol<br />bu seni şimdi ağlatsa da sev birini<br />ve seni sevmelerine izin ver<br />sevdir kendini olmazsa<br /><br />çünkü bir insanın kalbine işlemek kolaydır da<br />bir giyime bakar<br />eylemlerinle beyinlerine işle yüzyıllar geçince<br />ve onların beyinleri küflense bile<br />sen hep orda kal,<br />zaman durmaz akar<br />bir yere bebeğin annesine tutunması gibi asıl zamana<br />sarıl kollarınla sımsıkı<br />sahiplen onu<br /><br />herkesin saniyesi bile kendine<br />bedava da senin yinede<br /><br />yarın ölebilirim<br />bugün yada bu gece ölebilirim<br />ve ben bu harfimi bile tamamlayamayabilirim<br />hepimiz ölücez<br />hepimiz bir gün bir yerlerde bir şeyleri yarım bırakacağız<br />bugün bir şiiri<br />gece bir eğlenceyi<br />yarın bir aşkı<br /><br />çok uzaklardan gözümüzü kısıp buraya bakacağız<br />kendimizi göreceğiz<br />biliyorum<br />ve o gün keşke deme<br />yarım bırakma hiç bir şeyi<br />ama körü körüne de bağlanma<br /><br />sev de,<br />aşık olma...Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-51202976585357539662010-06-15T07:33:00.001-07:002010-06-15T07:33:36.596-07:00cilekli tartlarresimlere baktim<br />ne kadar cok degismisiz ne kadar cok degistirmisler bizi<br />"paristeki o resmimizde arkamizda gulen cocuklar var onlar mi degistirdi bizi?" dedi canan.yalnizligi busbutun bedenine yakistirmisti.oysa oyle herkese yakismaz yalnizlik.gerci nasil olduysa onda gercekten mutevazi ve gizli bir ask gibi duruyordu.herkes goruyordu ama gormemis gibi davraniyorlardi.nasil gormesinler en guzel acidan yapismisti ellerine.goruyorlardi ama gormemis gibi yapiyorlardi.zaten sonunu bu getirmisti beraberliklerinin.<br />canan ve marco 15 yil once tanismislardi.romada.ask cesmesinin 2 km uzagindaki o dondurmacida.italyandi marco.herkesin arayipta bulamayacagi turden saf kan bir asikti.yurumez diyenler oldu canana beliki kiskaniyorlardi.iki cocuklari oldu melisa ve asli dediler.melisa asli marco canan benedeco.bir de akil almaz yarmazlikta golden bir hav havlari vardi.<br />yazik oldu dogrusu aileye dedi victoria.cananin kadim dostuydu.benim bu yazdiklarimi okuduktan sonra.<br />orta halli bir aileydi benedecolar.romada 4 odali bir evleri ve istanbulda 2 apartman daireleri vardi.bir de canan cok sevdigi icin bodrumda bir devremulk.<br />saygi duyarlardi birbirlerine.marco asikti butun ailesine ve bir o kadar isine.bagliydi isine muhendisti.belki de bu bitirdi birlikteliklerini.hayir hayir marco onu bir sekreterle aldatmadi yani bu kadar monoton bir hayata siradisi bir ayrilik lazimdi.ama nereden bulacaktiki bu sessiz sakli aileyi.kimse inanmadi once.aile zaten darmadagin olmustu geriye bir tek marco ile canan kalmisti.<br />4 yil once melisa almanyaya kacti sevdigi adamla muratla.arada bir ariyor mail atiyor bazi noeller ziyaretlerine geliyordu.murati bir is kazasinda kaybedince istanbula yerlesti oglu emreyle.emre buyudu koskoca adam oldu diye duymustum.fakulteyi yeni bitirmistir heralde belkide evlenmistir.<br />asli esi cem ile beraber dunyayi dolasti ve en guzel ulke yi secip canadada bir apartman dairesi satin aldilar victoria da deniz kiyisinda sicak bir yuva.2 kizlari2 de ogullari oldu.ece melike enver ve deniz.hepsi okuyor enver ve ece gecen sene nisanlanmislar.dugun evi olacak yine.<br />marcoyla canana yazik oldu tabi.digerleri metropol dunyanin icine dalmislar is guc aile ucgeniyle bogusuyorlar.<br />marconun 20 senedir metresi var.o degistirdi canan ve marcoyu.evet herkes biliyordu ama bilmiyor gibi yapiyordu.kim fark etmezdiki net ve koyu bi berabelikti.ama marco canana asikti yemeklerine mirildandigi sarkilara fotograf cekmesine ve siiirlerine.hic bir sey degismedi yine canan kirmizi sapkasini degistirmedigi gibi marcoya olan askinida degistirmedi.cunku o da biliyordu marconun ona asik oldugunu ama hic bitmicekti degilmi?<br />marco bunalmisti bu oyunu oynamaktan canani pariste bir cafeye goturdu hic anilari olmayan bir cafeydi burasi.<br />canan ona bir kagit uzatana kadar marco ona ayrilmak istedigini nasil soyleyecegini planliyordu kafasinda.ama kagidi okuyup garsona 2 cilekli tart ismarlamakla yetindi.canan aglamaya basladiginda...<br />onu romaya goturdu her yeri karis karis gezdiler yemekler yediler fotograflar cektiler alisveris yaptilar cesit cesit kirmizi sapkalar aldilar siirler okudular filmler izlediler hic denemedikleri seyleri denediler...<br />ve bir gun canan marconun dizinde oldugunde marco onu hic birakmadi birkac gun sonra onu romada ask cesmesinin 4 km uzagindaki mezarliga gomduler.<br />2 km arasinda kalmisti tum hayatlari o mezarlik ile dondurmaci arasinda donup durmuslardi.<br />ve marco simdi ne zaman bir kirmizi sapka gorse bir cafeye gider ve 2 cilekli tart soyler.kose basindaki bir apartmanin merdivenlerine birakir tartlari.resimlerde arkadaki gulen cocuklar yesin diye...Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7121893858666195449.post-29962384939991373852010-06-15T07:31:00.000-07:002010-06-15T07:33:00.796-07:00icimdeki istanbul olevet kendimle yuzlesmekten korkuyorum<br />icimde okadar buyuttum ki seni son 1 bucuk senedir hic aynaya bakmadim<br />bir annenin cocugunu buyutmesi gibi buyuttum fidanin yesillenip cilek agaci olmasi gibi yeserttim<br />karsinda ben kizarirken seni sadece yeserttim evet<br />senden sadece susmani beklerken ben o kadar cok sey soyledim ki<br />simdi dusunup pisman mısın desen hayir derim yine<br />hep de hic pismanlik yok icimde<br />ama umudumla buyuttum seni kesersem olecegini bilerek<br />gormek istedigim seylerle buyuttum ve insanlarda sadece gormek istediklerimi soylemelerini bekledim<br />aksini soyleyenlere kizdim.dogrulara kizdim kusup koseme cekildim bazen<br />onlar yanlis biliyor<br />ama ayni sarkinin devami<br />onlar yanlis biliyor<br />kimsenin sucu degil bu onun sucu degil bu kader oyunu degil bu<br />bu benim sucum<br />evet aslinda benim sucum icimdeki o kucuk ne kadar ne sucu sen yapacagini yaptin dese de mantiken hic bisi yapmadim yani gozle gorulur<br />sadece baktim ve sen o bakisi goremeyince gozle gorulur olamadi<br />belki gordun ve tepki verdin ama ben dogrulara o kadar sirt cevirmistim ki daha iyisini bekliyordum<br />daha dogru olsa icim daha az aciyacakti sanki<br />cok agladim<br />acini baskalarinda unutmaya calistim<br />cok insan yiprattim cok kagit tukettim unutmak icin seni<br />ama o insanlar gelip bir gun hesap sorduklarinda yuzumu gizleyecek kagidim kalmadi<br />cok agladim senin icin hem de nedensiz biliyor musun<br />sen hic bisi dusunmezken ben dusunmedigin icin agladim<br />insanlarin nerden biliyorsun dusunmedigini demelerini bekledim belki<br />ama yalani onlardan duyunca daha da cok sinirlendim cunku yalana o kadar alismistim ki dahasini istiyordum<br />tipki bi esrarkesin uyusturucu krizi gibiydi<br />ben giderken senin kalmamani bekledim<br />hersey belirsizken yalanlari sucladim<br />ama sorsan sana nefretim ne kadar<br />hic derim hem de hic nefretim yok<br />hala ilk gunku gibi seviyorum ben seni<br /> vaz gectigimi dusunmeni de istemiyorum<br />o zaman sadece susalim<br />insanlar dogrular ve yalanlar arkamizda atip tutarken biz sadece susalim<br />var misin?<br /><br />istersen benimle gel<br />icimdeki istanbul ol<br />istanbulu senden cok seviyor degilim<br />bazilari sarki soyler bazilari siir yazar<br />ben seni yazdim seni soyledim<br />bu mektubum sana...Jupiter Lara Eralhttp://www.blogger.com/profile/02343897118414331766noreply@blogger.com0